Dijital Tarım Zorunlu Hale Geliyor

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Selim Köksal, tarım sektöründe dijital teknolojilerin yaygınlaşmasının hem üretimde verimlilik hem de ekonomik sürdürülebilirlik için zorunluluk haline geldiğini belirtti.

OMÜ’den yapılan yazılı açıklamada görüşlerine yer verilen Köksal, tarımın artık geleneksel üretim biçimleriyle küresel rekabete dayanamayacağını bildirdi.

Dünya genelinde dijital teknolojilerin yaşamın her alanına girdiğini, tarımın da bu süreçten etkilendiğini vurgulayan Köksal, “Özellikle genç nesillerin teknolojiyi yoğun biçimde kullanıyor olması, tarımda da dijitalleşmeyi zorunlu hale getiriyor fakat hala birçok kişi tarımda geleneksel yöntemlerin sürdürülmesini istiyor. Ancak dünya artık bu yönde ilerlemiyor çünkü tarımda agresif rekabet var.” ifadelerini kullandı.

Köksal, çiftçilerin sadece komşularıyla değil, dünya genelindeki üreticilerle de rekabet ettiğine dikkati çekerek, şunları paylaştı:

“Bu rekabet ortamında ayakta kalmak için çiftçinin birim maliyeti düşürmesi, birim fiyatı artırması ve ürün miktarını yükseltmesi şart. Bu denklemde dijitalleşme olmazsa olmaz hale geliyor. Üreten ama dijitalleşmeyen çiftçilerin ekonomik sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor.”

Su israfına dijital çözüm

Tarımsal üretimde klasik sulama yöntemlerinin yetersiz kaldığını, verimlilik için noktasal ve kontrollü sulamanın şart olduğunu aktaran Köksal, şöyle devam etti:

“Geleneksel sulama sistemleriyle üretim yaptığınızda aynı tarlanın bir bölgesinde aşırı su birikimi yaşanırken, diğer bölgesi yeterince su alamayabilir. Bu da toprakta verim kaybına, bitkide ise strese yol açar. Oysa artık her metrekarenin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu ölçebiliyoruz. Bunu yapabilmenin tek yolu dijital teknolojilerdir. Arazinin haritasını çıkartıyor, toprağın yapısını, eğimini, su tutma kapasitesini dijital olarak değerlendiriyoruz. Bu haritalar yalnızca sulamada değil, gübreleme, ilaçlama ve ekim gibi tüm tarımsal işlemlerde bize yol gösteriyor.

Bölgesel ve ihtiyaca özel müdahale yapmak, hem verimi artırıyor hem kaynakları israf etmeden kullanmamızı sağlıyor. Elbette bunun için uyumlu sulama sistemlerine de ihtiyaç var. Dijital sistemlerle entegre olmayan altyapılarla bu süreci yönetmek mümkün değil.”

” Türkiye’de tarıma verilen suyun yüzde 60’ı israf ediliyor”

Dijital tarımın en büyük avantajlarından birinin su tasarrufu olduğunu, Türkiye gibi su stresi yaşayan ülkeler için bunun büyük önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Köksal, şu bilgileri paylaştı:

“Türkiye’de tarıma verilen suyun yüzde 60’ı israf ediliyor. Bu israfın bir kısmı tarlada yanlış sulama uygulamalarıyla, bir kısmı ise ana sulama sistemlerindeki kayıplarla oluşuyor. Yılda yaklaşık 20 milyar metreküp su bu şekilde boşa harcanıyor. Oysa dijitalleşmeyle birlikte hem çiftçinin bireysel kullanımını hem de toplu sulama şebekelerinin verimliliğini artırmak mümkün. Hangi çiftçi ne zaman ve ne kadar suya ihtiyaç duyuyor, bunu tespit edebiliyoruz. Hedef, her litre suyun doğru zamanda doğru yere ulaştırılması. Ayrıca çiftçiler, genellikle ihtiyaçtan çok daha fazla su veriyor. Örneğin, bitkinin 50 birim suya ihtiyacı varsa, 150 birim veriliyor. Bu da verimi artırmak yerine bitkiye zarar veriyor. Dijital sistemler sayesinde hem kaliteyi yükseltiyor hem kaynak kaybını önlüyoruz.”

Kırsaldaki çiftçilerin teknolojiye direndiği yönündeki algının doğru olmadığını ifade eden Köksal, çiftçilerin giderini azaltacak, verimi artıracak her yönteme açık olduğunun altını çizdi.

Türkiye’deki tarım işletmelerinin büyük bölümünün küçük ve dağınık yapıda olmasının dijitalleşmenin önündeki en büyük engel olduğuna dikkati çeken Köksal, değişken oranlı sulama veya sensör destekli sistemler kurmak için en az 100 dekarlık bir alana ihtiyaç varken, Türkiye’de tarım arazilerinin çoğunun 10 dekarın altında olduğunu kaydetti.

Bu koşullarda küçük arazisi olan çiftçiden teknoloji yatırımı beklemenin gerçekçi olmadığını belirten Köksal, işletme ölçeklerinin büyütülmesi gerektiğine, toplulaştırma ve kooperatifleşme gibi modellerin gündeme gelmesi gerektiğine işaret etti.

Tarım verisi, ülkeler için stratejik güç kaynağı

Tarımsal verilerin artık yalnızca ticaret için değil, diplomasi için de kullanıldığını aktaran Köksal, sözlerini şöyle tamamladı:

“Günümüzde ülkeler artık kendi tarım sistemlerini dijital olarak izliyor, hasat dönemlerini, verim tahminlerini önceden hesaplayarak piyasalarda konumlanıyor. Biz de buğday üretiyoruz ama rakibimiz olan ülkeler bizim ne kadar ürettiğimizi biliyor. Biz ise kendi üretimimizi tam olarak dijital takip edemiyoruz. Bu bilgi açığı pazarda elimizi zayıflatıyor.

Dahası tarımsal veriler artık yalnızca ticaret için değil, diplomasi için de kullanılıyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu’daki su kaynaklarımız jeopolitik anlamda stratejik öneme sahip. Bu kaynakların nasıl kullanıldığını dijital olarak belgeleyebildiğimizde, uluslararası müzakerelerde elimiz güçleniyor. Dijital veriler sadece çiftçinin değil, ülkenin de savunma aracıdır. Tarımı sadece tarım olarak değil, devlet politikası olarak ele almalıyız.”

Related Posts

Gümüşhane’de Bal Rekoltesi Yükseldi

Gümüşhane 2025 bal hasadı, kovan başına 20 kg’ı geçti, üreticilerin yüzü güldü.

Milyon dolarlık AVM’de tek dolu dükkan yok

Yaklaşık 50 milyon dolara mal olan Merter’deki Sentez AVM’de dükkanların neredeyse tamamı boş. Bölgede benzer durumdaki yapılar da sektördeki krizin boyutunu gözler önüne seriyor. Laleli ve Osmanbey’deki dükkanlar da ciddi oranda boşalmış durumda.

Özel sektörün dış borcu 67 ayın zirvesinde

Özel sektörün dış borcu 67 ayın zirvesinde

Yıllık enflasyonu arttı… Kredi borcunda lider oldu… Çiftçiler zorda

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 5,66 azalsa da yıllık artış yüzde 44,32 ile yüksek seviyesini korudu. Tavuk eti ve yumurta üretimi düşerken tarım sektörü, kredi borcunun en hızlı arttığı sektör oldu. Öte yandan, süt üretiminde artış görüldü.

Alman ekonomisinde soğuma belirtileri artıyor

Almanya ekonomisi, son dönemde yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen direncini korumaya çalışırken, enflasyon verileri piyasaları şaşırttı. Temmuz 2025 itibarıyla yıllık enflasyon oranı, son sekiz ayın en düşük seviyesi olan yüzde 2’de sabit …

Altın fiyatları yükselişte

Yeni haftanın üçüncü gününde altın fiyatları yükseliyor. Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, güne yüzde yükselişle 10.960,22 puandan başladı.